![]() |
Kıbrıs-Girne |
Kıbrıs,
Türkiye’nin en iyi tatil rotalarından biri.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, sadece Türkiye tarafından tanınan
Kıbrıs’ın Kuzeyini kapsayan küçük bir devlet. Türk vatandaşı olanlar pasaport
olmadan sadece kimlik ile Kıbrıs’a seyahat edebilirler.İstanbul’dan Adana ve
Hatay’dan Kıbrıs’a her gün düzenli olarak uçak seferleri yapılıyor.
İsteyen
kişiler de Mersin Taşucu’dan Kıbrıs’a deniz otobüsü ile gidebilirler.
Kuzey
Kıbrıs’ta para birimi olarak Türk lirası kullanılıyor. Kuzey Kıbrıs, birkaç
ilçeden oluyor. Lefkoşa, Girne, Güzelyurt, Gazi Mağusa bu ilçelerin en
büyükleri.
Türk
vatandaşları Kuzey Kıbrıs’tan Güney Kıbrıs’a geçiş yapamıyor. Lefkoşa’dan Güney
Kıbrıs’a geçiş normalde yapılabiliyor.
Kıbrıs’ta nereleri gezmeli?
İlk olarak gezinize
Girne ile başlayabilirsiniz.
![]() |
KKTC |
Girne, Kıbrıs’ın en güzel tatil
yörelerinden biridir. Kıbrıs’taki en güzel oteller Girne’de bulunmaktadır. Bazı
söylentilere göre kent M.Ö. X. yüzyılda Akalar tarafından kuruldu. Kurucuları
kente ülkelerindeki bir dağın adı olan Kyrenia adını verdiler. Başka bir
söylenti ise M.Ö. IX. yüzyılda buraya yerleşenlerin ticaret kolonileri kuran
Fenike'liler olduğudur. Kentin adı Roma kaynaklarında Corineum olarak
geçmektedir. Kentin tarihi adanın tarihi ile aynı olup, Bizans döneminde birkaç
kez Arap korsanları tarafından yağma edildi. Kentin en ilginç tarihi
eserlerinden bir tanesi Girne Kalesi'dir. Girne’de sahil boyunca birbirinden
güzel kafeler ve restoranlarda Akdeniz mutfağının eşsiz lezzetlerini
keşfedebilirsiniz.
Girne’de Görmeniz Gereken
Yerler
Mavi köşk
Girne’de mutlaka görülmesi gereken bir yer. Köşkün ilginç de
bir tarihi var. Kaçakçılar köşkü olarak biliniyor.
Hz. ÖMER TÜRBE VE
MESCİDİ
Kıbrıs'taki önemli ziyaret yerlerinden bir tanesi de Hz. Ömer Türbesi'dir. Türbe, Girne'nin yaklaşık
4 km doğusundaki Çatalköy'ün kıyı şeridinde bulunmaktadır. Hz. Ömer Türbesi'nde
adları bilinmeyen 7 İslam mücahidinin türbesi bulunmaktadır. Türbeler Muaviye
ordusu komutanlarından Ömer ile altı arkadaşına aittir. Bunlar, şimdiki
türbenin yanında şehit oldular (M.S. 647). Cesetleri buradaki bir mağaraya
gömüldü. Bazı söylentilere göre türbedeki yedi mezarın Kıbrıs'ta İslamiyet'i
pekiştirmek için "Makam Türbesi" olarak yapıldığı doğrultusundadır.
Bazı söylentilere göre ise de Osmanlıların Kıbrıs'ı fethi üzerine mağaradaki
ceset kalıntıları çıkarılarak bugünkü yerlerine defnedilmişlerdir. Daha sonra
buraya bu türbe ile mescit yapılmıştır. Bu nedenle türbeye Hz. Ömer adı
verilmiştir. Hz. Ömer Türbesi, 1963 Rum saldırılarından sonra işgal edilerek
talan edilmişti. Daha sonra askeri bölge ilan edilerek Türk'lerin türbeyi
ziyaretleri yasaklanmıştı. Rumlar tarafından birkaç kez tahrip edilen ve 1974
yılında yıldırım isabetiyle zarar gören türbe, 1978 yılında bilinçsizce onarım
sonucu özelliğini kısmen de olsa yitirmiştir.
BEYLERBEYİ
Girne’de mutlaka ziyaret etmeniz
gereken bir köy. Tarihi çok eskilere dayanıyor.
St. HİLARİON KALESİ
Kale bugünkü ismini Kudüs'ün
Araplar tarafından zaptından sonra Kıbrıs'a göç eden ve ömrünün son yıllarını
burada ibadetle geçiren bir azizden almıştır. Daha sonradan, 10. yüzyılda
buraya bir kilise ve manastırın yapıldığı gözlenmektedir. Deniz seviyesinden
700 metre yükseklikte olan St. Hilarion Kalesi, ikiz bir burun üzerine inşa
edilmiştir. Kalenin kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte M.S. 10. yüzyılda
kuzeyden gelen Arap akınlarına karşı adanın savunması ve kontrol edilmesi için
kullanılmak üzere inşa edildiği sanılmaktadır. Bununla birlikte aynı gaye ile
inşa edilen Bufavento, Kantara ve Girne Kaleleri ile çağdaş (aynı zamanda)
olduğu tahmin edilmektedir. Kalenin Bizans yapısı olduğu ve İngiliz Kralı
Arslan Yürekli Richard'ın 1191 yılında adayı işgal ettiğinde var olduğuna dair
bilgiler günümüze kadar gelmiştir. Buna rağmen tarihi kaynaklar kaleden ilk
olarak 1128 yılında İmparator II. Frederik'in Kıbrıs'a hükmetmek istemesi
üzerine bahsetmektedir.
Kalenin etrafını çeviren daire şeklinde 500 metre uzunluğunda duvarlar ve 9 burç inşa etmişlerdi. Kale, her birinin kendi sarnıcı (su deposu) ve erzak depoları olan üç ana bölümden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi en alçakta kurulmuş olan Aşağı Kale, atlarla askerler için yapılmıştır. Ana girişi koruyan duvarlarla çevrili bir savunma yeri ile başlamaktaydı. Orta Kale'de manastır alanı ve Aziz'in yeri bulunmaktadır. Yukarı Kale'de ise saray odaları, kral sarayı ve mutfak bulunmaktadır. 1489'da adayı ele geçiren Venedikliler, kaleyi savunacak bir güce sahip olmadıklarından kalenin Osmanlı'ların eline geçmesini engellemek için kaleyi tahrip etmişlerdi. Bu olaydan sonra kale 1964 yılına kadar askeri amaçlar için kullanılmamıştı. 1964'teki Rum saldırıları üzerine, kalenin stratejik konumunu değerlendiren Türk Mücahitleri kaleye yerleşerek tekrar savunmaya geçtiler. 1964 nisanında kaleye taarruz eden Rumlar bir avuç Mücahit tarafından geri püskürtülmüştür.
Kalenin etrafını çeviren daire şeklinde 500 metre uzunluğunda duvarlar ve 9 burç inşa etmişlerdi. Kale, her birinin kendi sarnıcı (su deposu) ve erzak depoları olan üç ana bölümden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi en alçakta kurulmuş olan Aşağı Kale, atlarla askerler için yapılmıştır. Ana girişi koruyan duvarlarla çevrili bir savunma yeri ile başlamaktaydı. Orta Kale'de manastır alanı ve Aziz'in yeri bulunmaktadır. Yukarı Kale'de ise saray odaları, kral sarayı ve mutfak bulunmaktadır. 1489'da adayı ele geçiren Venedikliler, kaleyi savunacak bir güce sahip olmadıklarından kalenin Osmanlı'ların eline geçmesini engellemek için kaleyi tahrip etmişlerdi. Bu olaydan sonra kale 1964 yılına kadar askeri amaçlar için kullanılmamıştı. 1964'teki Rum saldırıları üzerine, kalenin stratejik konumunu değerlendiren Türk Mücahitleri kaleye yerleşerek tekrar savunmaya geçtiler. 1964 nisanında kaleye taarruz eden Rumlar bir avuç Mücahit tarafından geri püskürtülmüştür.
GİRNE KALESİ
Girne kalesi, Akdeniz kıyılarında
Orta Çağ'dan bu güne kalan büyüleyici kalelerden biridir. Girne'nin kuzey
doğusunda yer alan kale, limana hakim durumda ve dikdörtgen planda inşa
edilmiştir. Antik kaynaklar kaleden ilk kez İngiltere Kralı Arslan Yürekli
Richard'ın M.S. 1191 yılında Üçüncü Haçlı seferine katılırken, Kıbrıs Kralı
Isak Komnen'i yenerek Kıbrıs'ı ele geçirmesi üzerine bahsetmektedir. Kalenin
kesin yapım tarihi bugüne dek saptanamamışsa da kale içiyle çevresinde yapılan
araştırmalar bizlere kalenin M.Ö. III. ve II. yüzyıllarda yapıldığını
göstermektedir.
Girne Kalesi'nin Kıbrıs'a yapılan sürekli Arap akınlarına karşı Bizanslılarca Girne'yi savunmak için inşa edildiği varsayılmaktadır. Girne kalesi Lüzinyan döneminde çeşitli değişikliklere uğradı. Vedenikliler zamanında son şeklini aldı ve günümüze kadar o şekliyle gelmiştir.
1570 yılında Osmanlılar tarafından kuşatılan kalenin sakinleri kalenin gücünü denemeden teslim olmuşlar bu sayede kalenin günümüze kadar sağlam olarak kalmasında bilmeden önemli bir rol oynamışlardır. Osmanlı döneminde kalenin asma köprüsü yıkılarak yerine bu günkü yeni köprü yapılmıştır.
1946 yılından sonra kale bir ara polis koleji olarak ta kullanılmıştır. Daha sonra İngilizler tarafından ayaklanan Rumları hapsetmek amacıyla hapishane olarak kullanılan kale 1974 Kıbrıs Barış Harekatıyla Türk'lere geçmiştir.
Girne Kalesi'nin Kıbrıs'a yapılan sürekli Arap akınlarına karşı Bizanslılarca Girne'yi savunmak için inşa edildiği varsayılmaktadır. Girne kalesi Lüzinyan döneminde çeşitli değişikliklere uğradı. Vedenikliler zamanında son şeklini aldı ve günümüze kadar o şekliyle gelmiştir.
1570 yılında Osmanlılar tarafından kuşatılan kalenin sakinleri kalenin gücünü denemeden teslim olmuşlar bu sayede kalenin günümüze kadar sağlam olarak kalmasında bilmeden önemli bir rol oynamışlardır. Osmanlı döneminde kalenin asma köprüsü yıkılarak yerine bu günkü yeni köprü yapılmıştır.
1946 yılından sonra kale bir ara polis koleji olarak ta kullanılmıştır. Daha sonra İngilizler tarafından ayaklanan Rumları hapsetmek amacıyla hapishane olarak kullanılan kale 1974 Kıbrıs Barış Harekatıyla Türk'lere geçmiştir.
BUFAVENTO KALESİ
Tarihi eser kalıntılarını ziyaret etmeyi sevenlerin mutlaka
görmesi gereken bir kale daha.
BATIK GEMİ MÜZESİ
Batık Gemi Müzesinde Kıbrıs’ta
önceleri batmış olan bir çok gemiden eserler sergilenmektedir. Kıbrıs tarihi
hakkında biraz daha meraklı olan kişilere bu gemi müzesini ziyaret etmelerini
ısrarla öneriyorum.
![]() |
Kuzey Kıbrıs |
GÜZELYURT
Kıbrıs’ta görülmesi gereken bir
diğer ilçe de Güzelyurt. Turunçgil bahçeleri ile meşhur bir küçük ama şirin bir
ilçe. Güzelyurt’ta görebileceğiniz belli başlı Turistik mekanlar ise:
SOLİ
Soli M.Ö. kurulan 9 Kıbrıs
krallığından birisidir. Soli'nin tarihi M.Ö. 700 yıllarına ait ve Asurluların
haraç aldıkları kentleri içeren bir listeye kadar izlenebilmiştir. Bu listede
kentin adı Si-il-lu olarak geçmektedir. Soli'de günümüze kadar kalabilen
eserlerin başında bir harabe şeklinde bulunan Soli Bazilikası ve sonrada
restore edilmiş bulunan Soli Tiyatrosu'dur.
SOLİ BAZİLİKASI
Yüzyılın ikinci yarısında
yapıldığı sanılmaktadır. Kıbrıs'ta inşa edilen ilk kiliselerden olup kendine
özgü yanları vardır. 200 metre uzunluğundaki bazilika üç kapılı bir giriş ve
giriş mekanıyla başlıyordu. Bunu dört tarafı sütunlarla çevrili ve çeşmesi olan
bir avlu izliyordu. Bundan sonra gelen gene üç kapılı bir giriş ve narteksten
sonra asıl kiliseye giriliyordu. Hristiyanlık geleneğinde Soli Saint Mark'ın
Saint Auxibus tarafından vaftiz edildiği yer olarak kabul edilmiştir.
SOLİ TİYATROSU
Soli Tiyatrosu ise Roma'lılar
döneminde bir zamanlar aynı yerde bulunan Yunan tiyatrosunun yerine
yapılmıştır. M.S. 2. yüzyılın sonu ile 3. yüzyılın başından kalmadır. Görülmeye
değer bir tarihi yapı.
MAMAS MANASTIRI
Mamas Manastırı 18. Yüzyılda inşa
edilmiş bir manastırdır. Söylentilere göre St. Mamas vergilerini ödemeyi red
etmiş, bunun üzerine yöneticiler kendisini yakalamak ve cezalandırmak üzere
askerlerini gönderdiler. Fakat başkente giderken Mamas bir kuzunun peşinde bir
aslan görmüş, kuzuyu kollarına alarak aslanın sırtında başkente girmiş. Bunu
gören Bizans yöneticisi çok etkilenmiş ve Mamas'ın vergilerini ve cezasını
bağışlamış. Bundan dolayı St. Mamas vergi ödeyenlerin azizi olarak
bilinmektedir.
LEFKOŞA
Hem Kuzey Kıbrıs’ın hem de Güney
Kıbrıs Rum kesiminin başkenti olarak bilinen ikiye bölünmüş bir şehir.
Çok eski bir kuruluş tarihi ve
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin başşehri olan Lefkoşa daha çok Lüzinyan'lar
devrinde gelişmiştir. Türk ve Rum kesimlerini ayıran yeşil hatla ikiye ayrılmış
olan şehrin kuzey bölümünde Türkler oturmaktadır. Lefkoşa'nın etrafında
Türklere karşı savunma maksadı ile 1567 yılında Venedikliler tarafından kalın
ve yüksek surlar yaptırılmıştı. Onbir burcun yeraldığı bu surlar tüm Lefkoşa'yı
çevrelemektedir. Şimdi Rum kesiminde kalan ve Konstanza diye bilinen burcun
üzerinde Kıbrıs'ın Türkler tarafından fethi sırasında şehit düşen Bayraktar'ın
türbesi ve Bayraktar Cammi yapılmıştır. Cami ile türbe, 1963'te başlatılan Rum
saldırıları sonucu Rumlar tarafından yakılmış ve yıkılmıştır. Lefkoşa, Ortaçağ
ve daha sonraki devirlerde yapılan eserler bakımından zengin bir şehirdir. Bu
eserler arasında Gotik mimari ve Osmanlı mimari tarzının en güzel örneklerini
görmek mümkündür.
![]() |
Kıbrısta Tatil |
Üçyüz yıldan fazla Türk idaresinde kalmış olan Kıbrıs'ın, diğer şehirlerinde olduğu gibi eski Lefkoşa'da da bariz bir Türk şehri karakteri vardır.
Lefkoşa'nın görülebilecek yerleri arasında Barbarlık Müzesi, Bedesten, Haydar Paşa Camii, Selimiye Camii, Etnoğrafya Müzesi, Büyük Han, Kumarcılar Hanı, Büyük Hamam, Derviş Paşa Konağı yer almaktadır. Lefkoşa'nın önemli turistik yerlerinden bazıları şunlardır :
BEDESTEN
Selimiye Camisi'nin güneyinde yer
alan Bedesten, XIV. Y.Y.'a tarihlenen Gotik mimari tarzında inşa edilmiş olan
bir kilise yapısıdır. Yapı, Venedik hakimiyeti döneminde St. Nicholas Kilisesi
adı altında Ortodokslar tarafından metropolit binası, Osmanlı hakimiyeti
döneminde ise bazı değişiklikler yapılarak kapalı çarşı ve hububat deposu
olarak kullanılmıştır.
BARBARLIK MÜZESİ
Bu evde Kıbrıs Türk Kuvvetleri
Alay Doktoru Binbaşı Dr. Nihat İlhan'ın eşi ve üç çocuğu, Binbaşının alaydaki
görevinde olduğu bir sırada korunmak için sığındıkları banyo odasında cani
Rumlar tarafından kahpece ve acımasızca 1963 yılı Noelinde şehit edilmiştir. Bu
bina daha sonra müzeye çevrilmiştir. Bu müzedeki duvar panolarında sergilenen
fotoğraflar, 21 Aralık 1963'te başlayan Rum Katliamı sonucu şehit olan kadın,
genç, ihtiyar, masum kardeşlerimizin; evleri ve köyleri yakılıp yıkılmak suretiyle
göç etmeye zorlanan soydaşlarımızın öyküsünü yansıtmaktadır.
HAYDAR PAŞA CAMİSİ
XIV. yüzyılda Lüzinyan'lar
tarafından gotik tarzda yapılmış olan bir kilisedir. Kiliseye dıştan bakıldığı
zaman mimarinin en göze çarpan yanı duvarın içine çekilmiş olan ve yukarı doğru
daralan ayaklardır. Bu ayakların arasına dar ve uzun pencereler
yerleştirilmiştir. Kilisenin üç girişi bulunmaktadır. Güney kapısının ince bir
taş işçiliği vardır. Kapı sövesinin (kasasının) üstünde üç tane Lüzinyan
armasının kabartması vardır. Batı kapısı bu kapıdan biraz daha büyük olup,
mimarisi aynıdır. Kuzey girişi öteki girişlerden daha sadedir. Batı ve Kuzey
kapılarında ejderha kabartmaları vardır. Kıbrıs 1571 yılında Osmanlıların eline
geçtikten sonra yapıya, minare ve minber (mimber) eklenerek camiye çevrildi ve
yapının adı Haydar Paşa Camisi olarak değiştirildi. Lefkoşa'da St. Sophia
Katedrali'nden sonra (Selimiye Camisi), sanat açısından tarihi değere haiz
ikinci bir yapıt olarak St. Catherina Kilisesi (Haydar Paşa Camii) gösterilmektedir.
SELİMİYE CAMİSİ
1209-1326 yılları arasından
Lüzinyan döneminde inşa edilmiştir. İlk olarak St. Sophia Katedrali olarak
kullanılan yapı Osmanlıların adayı ele geçirmesinden sonra camiye çevrilerek
cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Selimiye Camii Kıbrıs'taki en güzel
tarihi yapılardan biridir ve mutlaka görülmesi gerekir.
BÜYÜK HAN
1572 yılında Kıbrıs'ın ilk
Osmanlı Valisi olan Muzaffer Paşa tarafından inşa ettirilen iki katlı bir
moteldir. Birbirine benzeyen 68 dikdörtgen şeklinde odadan oluşmuştur. Ortasında
küçük bir cami vardır. Bu yapı Anadolu'da bulunan Osmanlı devri çarşı içi iş
merkezleri yapısındadır.
BÜYÜK HAMAM
Büyük Hamam olarak bilinen Türk
Hamamı Latin'lerin St. George Kilisesinin harabeleri üzerine inşa edilmiştir.
Girişteki yay şeklindeki kapı bu harabelerden kalmadır. Hamamın iç yapısı
klasik Osmanlı mimarisi özelliğindedir.
Kentin çekirdeğini, kıyıdaki
lagünün çevresine Mısır Kralı II. Ptolemy Phiadelphus'un (İÖ 285-247) kurduğu
ve karısının adını verdiği Arsinoe denilen bir yerleşmenin oluşturduğu
söylenmektedir. Daha sonra kentleri 648 yılında Arap korsanları tarafından
yağmalanınca Arsinoe'ye göç eden Salamisliler Arapların bulamaması umuduyla
buraya Ammakhostos ya da "kumlara gizli" adını vermişlerdir. Bugünkü
Famagusta (Gazimağusa) sözcüğü de buradan türetilmişti.
GAZİMAGUSA
Famagusta'nın asıl gelişmesinin ada 1191 yılında haçlıların eline geçtikten sonra gerçekleştiği görülmektedir. Bu tarihten sonra kent hacıların Kudüs'e gidip gelirken mola verdikleri bir durak haline gelmiştir. Hristiyanlığın kutsal topraklardaki son kalesi Akra da 1187 yılında Eyyubiler tarafından alınınca, son Hristiyan şövalyeleri, soylular ve tüccarlar Famagusta'ya göçmüş ve kutsal topraklara dönecekleri günü beklemeye başlamışlardır. Papalığın Hristiyanların dinsizlerle alış veriş etmesini yasaklamasından sonra Kıbrıs limanları Suriye limanlarının yerini almış ve Batılı ülkeler ekonomik çıkarlarını korumak için Famagusta'da ticaret kolonileri kurmuşlardır. Her ne kadar bu çıkar kavgası sonunda Cenevizlilerin zaferiyle bitmişse de sonu gelmeyen kanlı mücadele Famagusta'yı tüketmiş ve nüfusunun büyük bir kısmı kenti terketmişti. 1489 yılında ada Venediklilerin eline geçtiğinde kent yıkıntı halinde idi.
Venediklilerin gelişiyle kentte yeni bir inşaat hamlesi başladı. Ancak bu onu güzelleştirmeye değil yaklaşan Osmanlı tehlikesine karşı savunmaya yönelikti. Deniz tarafındaki tabyalar, Martinengo tabyası ve Kara Kapısı'nın Ravelin denilen tabyası bu sırada inşa edilmiştir. Bu ara surların dışına 46 metre genişliğinde bir hendek açılarak içi su ile doldurulmuştu. Ancak kalın surları ve tabyaları yeterli olmayacak ve kent 1571 yılında zorlu bir kuşatmadan sonra Osmanlı ordusuna teslim olacaktı.
Gazimağusa'da görülebilecek oldukça fazla sayıda turistik ve tarihi yer mevcuttur. Bunlar Lala Mustafa PaşaCamii, Salamis Harabeleri, Othello Kulesi, Canbulat Müzesi, Sinan Paşa Camii, Namık Kemal Hapishanesi, çeşitli kilise ve manastırlar mevcuttur.
Famagusta'nın asıl gelişmesinin ada 1191 yılında haçlıların eline geçtikten sonra gerçekleştiği görülmektedir. Bu tarihten sonra kent hacıların Kudüs'e gidip gelirken mola verdikleri bir durak haline gelmiştir. Hristiyanlığın kutsal topraklardaki son kalesi Akra da 1187 yılında Eyyubiler tarafından alınınca, son Hristiyan şövalyeleri, soylular ve tüccarlar Famagusta'ya göçmüş ve kutsal topraklara dönecekleri günü beklemeye başlamışlardır. Papalığın Hristiyanların dinsizlerle alış veriş etmesini yasaklamasından sonra Kıbrıs limanları Suriye limanlarının yerini almış ve Batılı ülkeler ekonomik çıkarlarını korumak için Famagusta'da ticaret kolonileri kurmuşlardır. Her ne kadar bu çıkar kavgası sonunda Cenevizlilerin zaferiyle bitmişse de sonu gelmeyen kanlı mücadele Famagusta'yı tüketmiş ve nüfusunun büyük bir kısmı kenti terketmişti. 1489 yılında ada Venediklilerin eline geçtiğinde kent yıkıntı halinde idi.
Venediklilerin gelişiyle kentte yeni bir inşaat hamlesi başladı. Ancak bu onu güzelleştirmeye değil yaklaşan Osmanlı tehlikesine karşı savunmaya yönelikti. Deniz tarafındaki tabyalar, Martinengo tabyası ve Kara Kapısı'nın Ravelin denilen tabyası bu sırada inşa edilmiştir. Bu ara surların dışına 46 metre genişliğinde bir hendek açılarak içi su ile doldurulmuştu. Ancak kalın surları ve tabyaları yeterli olmayacak ve kent 1571 yılında zorlu bir kuşatmadan sonra Osmanlı ordusuna teslim olacaktı.
Gazimağusa'da görülebilecek oldukça fazla sayıda turistik ve tarihi yer mevcuttur. Bunlar Lala Mustafa PaşaCamii, Salamis Harabeleri, Othello Kulesi, Canbulat Müzesi, Sinan Paşa Camii, Namık Kemal Hapishanesi, çeşitli kilise ve manastırlar mevcuttur.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde
gezilmezi gereken bir çok yer var. Tarihi açıdan da oldukça önemli bir merkez. Bir
çok uygarlık, Kıbrıs’ı ele geçirmiş ve bunun sonucunda da Kıbrıs’ta farklı
medeniyetlere ait çok sayıda tarihi eser günümüze kadar kalmış.
Kıbrıs, Türk’ler açısından
Üniversiteleri ile de meşhur. Türkiye’den her yıl binlerce öğrenci Kıbrıs’a üniversite
eğitimi almak için gidiyor.
Kıbrıs’ta yaşam Türkiye’ye göre
biraz daha pahalı.
Yazın özellikle Türk turistlerin
uğrak noktası. Plajları ve sahilleri gerçekten görülmeye değer.
Kıbrıs'a en ucuz konaklama seçeneği için dünyanın en iyi otel arama sitesi www.booking.com ile HEMEN REZERVASYON YAPABİLİRSİNİZ.
Kıbrıs'a ÇOK CAZİP FİYATLARLA UÇMAK İÇİN HEMEN WWW.GEZİKO.COM'DAN UÇAK BİLETİNİZİ ALABİLİRSİNİZ.
KAYNAK: Kıbrıs Turizm Bakanlığı-
Blog yazarı : Ekrem ÇELİKİZ
Labels: Kıbrıs gezilecek yerler, Kuzey Kıbrıs ta tatil, kıbrıs gece hayatı, girne gezilecek yerler, kıbrıs ucuz uçak bileti,kıbrıs otelleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme